• RSS
  • Delicious
  • Digg
  • Facebook
  • Twitter

17 Ocak 2011 Pazartesi

Resimde Yaratıcılık

Bazen yaratıcı olmadığımızdan çok şikayet ederiz, oysa yeni birşeyler üretmek ya da birşeyler üretmeye çok yaklaşmak aslında bir disiplin işidir. İşte araştırmacılar yaratıcılığı doğuştan bir yetenek olmaktan çıkarıp, bir çalışmanın ürünü olabileceğini aşağıda maddelendirmişler.
1. En iyi fikri bulmak için bütün fikirleri topla ve kötü olanları içinden çıkar.
2. 15 dakika ötende olabilecek fikirler üret; ışık yılı uzağındakileri değil.
3. Her zaman ikinci bir doğru cevap ara.
4. İlk yapışında başaramazsan biraz mola ver.
5. Fikirlerini unutmadan mutlaka yaz.
6. Eğer herkes yanlış olduğunu söylüyorsa, herkesten bir adım öndesin demektir. Eğer herkes sana gülerse iki adım öndesin demektir.
7. Probleminin çözümü önceden bellidir. Cevabı bulmak için doğru soruyu sorman gerek.
8. Eğer aptalca bir soru soruyorsan, zekice bir cevap alırsın.
9. Hiçbir problemi orjinal perspektiften çözme.
10. Problemi çözmeden önce, çözmüş olduğun anı hayal et.

SANAT PSİKOLOJİSİ

Her zaman bir şekle bir başka şekilden varılır. Varılan şekil daima evvelkinin izlerini taşır. Ne erken oluş, ne dehâ, bizi doğrudan doğruya hayatı kavramaya götüremez. Erken olmak sadece taklide erken başlamaktır. Sanatkâr, sanatına hayattan değil, taklitten varır. Her yaratış, aslında, imkân halinde olan bir şeklin taklit edilen bir şekille mücadelesidir. Her şair Rimbaud gibi Demirci’sinden Sarhoş Gemi’sine gider. Sanatkâr, dilini kendi yaratır; ama onu konuşmadan önce, öğrenmesi lâzımdır. Yazarın, kendi sesiyle konuşabilmesi için, yıllarca bir dili konuşması gerektir.
Nietzsche der ki: “Her duyu ebedileşmek ister.” Sanat duyusunda da bir devam arzusu vardır. İnsan, bir bahar sabahı şair oluvermez: bir şiirin çoşkunluğu ile şair olur. Sanatın verdiği o coşkunluk da geçer; geçer ama, yavaş yavaş. Biz onun geçmemesini ister, elimizden gitmemesi için çalışırız. Şiirin, desenin, şeklin, mu***inin tesiri, gözü veya kulağı peşine takar; bir hatıra gibi hayalimizde kalır. Nasıl hayal hatırayı tekrarla***** yaşatmak isterse sanat heyecanını da yeniden yaratarak devam ettirmeğe çalışır.
Her gerçek sanatçı pastiş yolundan geçer ve bu yoldan kendini bulur. Ressam bir şekil dünyasından başka şekil dünyasına, yazar bir kelime dünyasından bir başka kelime dünyasına, mu***ici de seslerden seslere geçer. Sanatçının hayatı kavraması sanata başlarken değil, sonradan olur. İster romancı olarak dilden aldığı kelimeleri kullansın, ister ressam olarak hayattan aldığı şekilleri, canlı modeli ister olsun, ister olmasın, her sanatkâr mu***işinasla mimara, yani canlı bir şekli kopya etmek zorunda olmıyan sanatkâra benzer. İlk davranışı hep birdir. Sanatı ne olursa olsun; ister ressam olsun, ister romancı, ister şair; işe daima ya resimden başlayacaktır, ya romandan, ya da şiirden; mu***işinasın mu***iden başladığı gibi. Vakaların da, kelimelerin de, şekillerin de alfabesi başlangıçta seslerinki gibi kullanılır. Bir sanatkâr, başlangıçta, hiç de öteki insanlardan daha duygulu değildir. Ne romanesk olmak romancı olmaktır; ne de hulyadan hoşlanmak şair olmak demek. Ressam, her şeyden önce, resimleri seven adamdır; manzaraları değil. Şair de, ilkin batangüneşten değil, mısralardan hoşlanır, Sanatkârın ilk malzemesi hiçbir vakit hayat olmamıştır; ilk örnek her zaman için bir başka sanat eseridir.
ANDRÉ MALRAUX

16 Ocak 2011 Pazar

Resimde Biçim

Doğada sonsuz olan doğanın biçimi dışında bağımsız bir biçimi yoktur. Çünkü doğada sonsuz çeşitliliği olan bir görünümler topluluğu olduğu halde, bunlar karşılıklı olarak etkilenerek, birlik oluştururlar. Böylelikle görünümler ya da nesnenin kişiliğinin tümü olan biçim onunla uyum sağlayan biçimlere bağlıdır. Bunun sonucunda oluşan birlik daha üstün bir biçimdedir.
Her üstün biçim daha üstün bir biçimin öğesi olarak sonsuza kadar gider ve doğayı oluşturur. Bu biçimsel durum, karşıt öğelerin işlevsel bir yapı bütünlüğünde bir kişilik kazanmasıyla çevresindekilerden ayrılır. Biçim genellikle dış biçim olan görünüşle karşılaştırılır. Oysa genel anlamda tüm nesne söz konusudur. Bir ağacın biçiminden, görünüşü, dış biçimini, iç anatomisini, yapısını, kısaca bütünü anlaşılır. Biçimde kendini ayırt ettiren özellik özdür. Öz biçimden dolayı kendi olanağını gerçekleştirir. “Her biçimin bir kendine özgünlüğü vardır. Örneğin bir kürenin yuvarlaklığı (evreni simgelemek için ele alınmış olabilir) halenin yuvarlaklığı ve sacın yuvarlağımsı oluşu, bunların çevresinde yaya benzer kıvrımlar vardır. Asanın düş çizgisi resimdeki kıvrımlara oldukça önemli oranda karşıtlık oluşturmaktadır:” Öz, maddede vardır. Bu nedenle biçim objektiftir, gerçektir. Duyumlar çok aşağı ve üstün biçimleri algılayamaz. Çünkü duyumlar sübjektiftir. Bu ilişkiler göz önünde bulundurularak anlamlı biçimden söz edilebilir. “Bell’e göre anlamlı biçim yaratmanın duygudan çok, düşünmeyle ilgisi vardır.
Genelde betimsel biçimin, Bell’in de belirttiği gibi bir diğeri olmadığı söylenir. Eğer bir değer varsa bunun bir betimleme olmasından değil, bir biçim olarak sahip olduğu değerdir.” Bell “Sanat anlamlı biçimler yaratmaktır” derken özellikle resme yeni bir bakış açısı getiriyordu. Onun önermesinin önemi de, insanın bakışlarını geleneksel bir bakıştan ayırmış olmasıydı… Bir bakıma anlamlı biçim estetikseldir.” Biçimin algılanabilmesi sürecinde; bilmeye, bilgiye ve düşünceye ihtiyaç vardır. Biçimin anlaşılmasında, ona komşu olan yapı (strüktür) kavramında incelenmesi gerekir. Biçim yapının durumuna göre kendini belli eder: Birincisi bir sonuç ise öteki onu sonuca ulaştıran yolun kişiliğidir.
Yapı bir nesnede bütünü oluşturan bölümlerin kendi aralarındaki ve bütünle olan ilişkilerindeki kuruluş sistemidir. Yapıdaki elemanlar birbirine işlevsel açıdan bağlanmışlardır. Yapının (biçimin) varlığı karşıtların dengesine bağlıdır. Bu dengenin sağlanmasına eş kişilik durumu denir. Eş kişilik durumu resimde, bir yapıtın bir bölgesindeki leke ve rengin, diğer bölgesindeki leke ve renkle ilişki kurma zorunluluğudur. Bir biçimin oluşması işlevsel, yapısal, özdeksel (maddesel) nedene bağlıdır. İşlev maddenin meydana gelişimi, neden biçim kazandığını belirtir. Bizim bir madde ile gerçekleşir. Bu gerçekleşme, yapısal nedeni düşündürür. Yapı maddenin sistematik düzenlenişidir. Sanat yapıtında bu üç öğe dengeli olarak birbiriyle ilişki kurarlar.
Bunlara göre biçimin tanımı; “Biçim bir şeyin şekli anlamına gelir. Plastik sanatlarda biçim derinlikle yakın ilişkilidir. Buna karşın resim sanatında biçim, bir tablonun tümünün yapı bakımından kuruluşunu ifade eder.” Işığın olduğu yerde renk ve biçim vardır. Işığın olmadığı yerde renklerden söz edilmez ama bazı biçimler yaşamaya devam eder. Resimsel olan her şey biçimle ilişkilidir. Bu ilişkileri biçimsel açıdan incelemek gerekirse noktadan başlanmalıdır.

Özpınar Logo

2k Reklam kartvizit çalışması

8 Ocak 2011 Cumartesi

Karakalem Şişe

Karakalem Ağaç

Fırat

Karakalem Balık

Yasemin

Bahadır Akkuzu

Karakalem 2

Karakalem Üzüm

Karakalem Sinek

karakelam

7 Ocak 2011 Cuma

Form Art

 
Copyright 2010 Tasarım - All Rights Reserved.
Designed by Web2feel.com | Bloggerized by Lasantha - Premiumbloggertemplates.com | Affordable HTML Templates from Herotemplates.com.